25 Nisan 2013 Perşembe

23 Nisan'ı Maşukiye'de kutladık...


İstanbul'a yaklaşık 120 km uzaklıkta olan Maşukiye bizim huzur bulduğumuz mekanlardan birisidir. Yeşili, havası, kuş sesleri ve dereden akan su sesiyle ruhumuz tazelendi. 6 yıl önce alabalık yediğimiz bu yerde bu sefer de yayla kahvaltısı yaptık. Herşey çok güzeldi, açık havanın da etkisiyle ne varsa silip süpürdük...


Oturduğumuz masadan gökyüzü böyle muhteşem gözüküyordu...
 


Çay sevmeyen biz bile bir demlik çayı bitirdik. Demek ki ortam güzel olunca çayın da keyfi bir başka oluyormuş. Sürahi ve kahvaltılıkları koydukları tabaklar hep çömlekten idi. Bu doğallık da bir başka keyif unsuruydu...
 

 Masamızın yanındaki bu yapay şelale diğer yandaki dereye eşlik ediyordu... Hazır akan bir su bulmuşken fotoğraf makinası ile enstantene denemeleri de yaptım. Üstteki görüntü 1/500 sn deki bir görüntü... Aynı kareyi alttaki fotoğrafta 5sn'lik bir hızla çektim...

  Yazıcılar Restaurant'ta minik misafirler için de böyle bir park mevcut...


 Ancak biraz daha büyük çocuklar için olan park çok bakımsız kalmış.



Etrafta 4-5 tane hediyelik eşya satan dükkan vardı. Genelde çoğunu Eminönü'nde gördüğüm için bana pek cazip gelmedi. Ama renk renk oyuncakları gören çocukları tutmak pek mümkün olmuyor. Biz de bir topaç ve bir plastik mavi gitar ile yakalandık...




Kutular dolap içi düzenlemede çok işe yarıyor, güllü olanı da çok beğendim ama Eminönü'nde bunların yarı fiyata satıldığını bilince almaya elim varmadı...


Bunlar da renk renk yüzükler, takı merakım olmadığı için benim pek ilgimi çekmedi ama ilgilenen hanımlar çoktu...


 Bambu tabaklar ve tepsiler de güzeldi... 6 yıl öncesinden bizim de bir hasır tepsi hatıramız var...







Dükkanlarda gezdikten sonra sıra geldi etrafı gezmeye... Bu merdivenlerden çıkmaya başladık...

Kendiliğinden çıkan bu güzellikler yürüyüşümüzü renklendirdi...

Tepeye çıktığımızda da Sapanca Gölü manzarasıyla karşılaştık... Etraftaki villalara bakıp hayal kurduk... O kadar sessiz ve huzurluydu ki...

 



Çiçek satanlar da vardı... Renk renk çiçekler al beni diyordu...


Bu da oradaki başka bir restaurant'ın içindeki dev kuş yuvası gibi birşey...




 Üstteki ve alttaki fotoğrafta sadece odak noktasını değiştirdiğim sanki farklı fotoğraflar gibi görünüyor...



 Dere boyu yürüdükçe bunun gibi pek çok minik şelale ile karşılaştı...


Bizim su delisi minik bey dereyi görünce paçaları sıvadı... Ama girmesiyle çıkması bir oldu. Su buz gibi olunca dayanamadı.


Bol bol yürüdük ve çok yorulduk...
 

 6 yıl önce burada kahvaltı yapmıştık ve tadı damağımızda kalmıştı. Bu sene de ilk olarak burayı aradık ama bulamayınca kapandığını düşünmüştük. Yürüyüş yaparken bulduk. Kapıda fiyat listesi olunca merak edenler için fikir olması açısından bu bilgiyi de paylaşmak istedim. Fiyatlar genelde diğer restoranlarda da aynıydı...


2 yorum:

  1. Çok güzel bir gezi olmuş.
    Ben gezemiyorum ya daha bi güzel geldi.
    En çok da mısır fotoğrafını beğendim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler canım:)
      Sen bugünlerin acısını çıkarırsın :) Bugünler de ayrı bir güzel tadını çıkar...

      Sil