29 Ekim 2012 Pazartesi

Eminönü Kürkçü Han

 Meşhur Kürkçü Han'a ip almaya gitmiştim. Girince biraz şaşırdım, yıllar önce geldiğimde sağlı sollu bir sürü ip satan dükkan vardı. Herhalde artık herkes hazır alıp giydiği için ip satan 3-4 dükkan kalmış onları da üst kata almışlar.
İstediğim gibi bir ip bulamadım :( Ama gitmişken bu renk cümbüşünü çekmeden de olmazdı. 

 
 Bu aralar kırmızı - beyaz puantiye hayranlığı başladığı için algıda seçicilik sonucu direk bu muşambalara gözlerim takıldı. Metresi 6 TL imiş. Taşıyamayacağım için alamadım ama aklım sende şirin muşamba :)




 Daha önceden Havlu Dünyası dükkanından kenarı Fransız Dantelli havlulardan almıştım. Fiyatları piyasaya göre çok uygun ve çok güzel modeller var. İçeride fotoğraf çekmeme izin vermediler ama Facebook sayfalarından alıp paylaşabileceğimi söylediler. Aşağıdaki fotoğraflar Ahfa Home Facebook sayfasından...









27 Ekim 2012 Cumartesi

Lohusa Geceliği


Vakti zamanında böyle şık lohusa geceliklerini çok aramıştım. O zaman bulamamıştım ve içimde kalmıştı :( Geçen gün Eminönü'nde Hürriyet Çarşısı'ndan oğluma çamaşır almaya gittiğimde bu vitrini görünce bayıldım. Hamile arkadaşlara duyurulur... Adres için tık tık...




 Bu takımın başörtüsünü de yapmışlar.

22 Ekim 2012 Pazartesi

Çikolata Fabrikası'nda haftasonu measisi yaptım :)

 Grupanya'dan aldığım fırsat ile bu haftasonu Teşvikiye yollarına düştüm. Beşiktaş'tan Harbiye minibüslerine binip The House Cafe'nin oradaki Hüsrev Gerede Anıtı'ndan aşağı doğru yürüyünce sağ tarafta bu şirin yere ulaştım. Aynı yerde cupcake süsleme ve makarna yapımı dersleri de veriyorlar.


 İptal edenler olduğu için 5 kişiydik. 2 grup olarak malzemelerimiz hazırlanmış bizi bekliyordu.

 İlk önce çikolatayı nasıl eriteceğimizi öğrendik. Benmari usulü ile yavaş yavaş erittik. Daha önceden çikolatayı yaktığımı farkettim.

 Çikolataları aluminyum folyo kaplı plakalar üzerine dökerek istediğimiz şekilleri verdik. Kalıp olsa daha düzgün şekiller olurdu, bu şekilde kaşık ile dökünce düzgün şekil vermek için bayağ bir cebelleştik. Çok da uğraştım ama eşim şekilleri ile dalga geçti. "Bunlar Asaf'ın okulda yaptığı faaliyetlere benziyor" dedi. :p

 Sonra da erittiğimiz çikolatalara çikolata miktarının 1/3 oranında krema katarak karıştırdık ve hindistan cevizi ekledik. Elimizle şekil verebileceğimiz kadar soğuduktan sonra çok fazla mıncıklamadan toplar yapıp kakaoya buladık.

 Sonra da hazırladığımız şaheserlerimizi kutuya doldurup, güzel ve eğlenceli bir 2 saat geçirmenin keyfiyle evimize döndük.



Asaf ile dikiş diktik

 Daha önceden aldığım bu oyuncaklarla henüz ilgilendi oğulcağız... Ben oyuncak konusunda çok hevesliyim, ucuz bir şey görünce hemen alıyorum. Aslında iyi de yapıyorum. Şimdi böyle bir şey almak istesem nereden bulurum bilmiyorum.
 Geçen sene Nuray  arkadaşımın tavsiyesi ile Tedi mağazalarından çok uygun fiyata almıştım.

 Delikleri üstüste getirmekte biraz zorlansa da eğlenceli bir aktivite oldu...


21 Ekim 2012 Pazar

Kışlık domateslerim hazır

 Pazardan 15 kg domates alarak işe başladım.Annem bu cins domatese şişe domates der, kayınvalidemler de yumurta domates diyor. Hem ucuz hem de az sulanıyor.

 Kavanozları kaynatmak ile uğraşamayacağım için bulaşık makinasında en yüksek sıcaklıkta yıkadım. Kapakların da yeni olması gerekiyormuş.


 Domateslerin ortasındaki sert kısımları alarak blendırda parçaladım.

 Tencerede 45- 50 dk kadar kaynattım.
Sonra da kaynamaya devam ederken silikon tutamaçla kavanozları tutup doldurdum, eşim de var gücüyle sıktı. Fazla kapak bulundurmakta da fayda var, bazıları bozuk çıktı. Tezgaha bir bez serip ters şekilde dizdim. Ertesi sabah kapağın açılıp açılmadığını kontrol ettim. Tencerenin birindekileri az kaynattığım için onların kapağı açıldı. Tekrar kaynatıp aynı işlemleri tekrarladım. Ertesi sabah kontrol ettiğimde açılmayınca dolaplarımın içine yerleştirdim.

Sonraki hafta da 5 tane biberli domates konservesi yaptım. Hatta bitanesini açıp kullandım. Gerçekten çok pratik oldu.

19 Ekim 2012 Cuma

Eylül'de Armutlu Tatil Köyü

Uzun zamandır iş yerindeki yoğunluktan dolayı yeni yazı girmeye pek fırsatım olmadı. Evdeyken zaten hiç vaktim olmuyor. Bu sene tatilimizi İhlas Armutlu Tatil Köyü'nde annemlerin devremülkünde geçirdik. Oğlum bol bol evdeki küvete girdi. Bir de köpük de koyunca değmeyin keyfine...

Daha önceden halasının evinde kuzenleri ile jakuziye girmişlerdi ve çok hoşuna gitmişti. Bizim evde de banyomuz küçük olduğu için duşakabin koydurmuştuk. Eve gelince "anne biz de su dolduralım" demeye başladı. Malum duşakabine su dolduramayacağımız için biz de balkona küçük şişme havuz alarak gönlünü yapmaya çalıştık.

Armutlu'da küvette doyasıya saatlerce oynadı.


 Abimin 12 yaşında ikiz oğullarının da orada olması çok iyi oldu. Asaf'ı da çok seviyorlar ve onunla çok ilgilendiler ve oynadılar. Evin önündeki yeşilliklerde top oynadılar.

6-7 yıldır her sene Armutluya gideriz ama turlara katılmak nasip olmamıştı. Bu sene biraz da benim gazımla hep beraber Tirilye'ye (Melekler Adasına) gittik.
 Armutlu'nun tam karşısında olan şirin ve küçük bir kasaba... Sahili pek yok. Rüzgar çoğu zaman Armutlu'dan karşı yakaya doğru estiği için Armutlu'nun denizi az dalgalı, Tirilye ise çok dalgalı.

 Motordan indikten sonra satıcılar bizleri karşıladı.



 Bu da 200 yıllık zeytin sıkma makinasıymış...

 Motordan indikten sonra bir rehber abi bizi karşıladı ve tüm tarihi mekanları tek tek anlattı.















 Bu fotoğrafı çekerken eşim makinanın ayarları ile oynadığı için böyle oldu:) Ablalar salça yapıyorlar.

Tek kötü tarafı balık restoranları hep içkiliydi. Biz de bu ablanın mekanında ekmek arası balıklarımızı yedik.

 Motorun kalkış saatini beklerken bir amca bahçesinden topladığı doğal misler gibi kokan domates, kavun, incir getirdi. Artık doğal organik ürünlere olan hasretimizden hiç görmemiş gibi hepsine saldırdık.



 Oğluşum deniz soğuk olduğu için hiç girmek istemedi. Kenarda abileriyle kum oynamayı tercih etti.



 Kaplıca suyunun denize karıştığı yerde böyle küçük havuzumsu bir şey yapmışlar. Suyu da ılık olunca Asaf rahatça girebildi. Hatta çıkmak istemedi.



 Havuz çok kalabalık olunca oğluş girmek istemedi. Beyefendiye özel havuz kiralamak gerekiyor... Hal böyle olunca havuz bonesini deniz kenarında taktı...


 Bu sene başka bir yere gidemeyeceğimiz içinbütün fırsatları değerlendirmek istedim. Dönmeden 2 gün önce de Mudanya'ya gittik.
 Sahil tarafında çok güzel evler vardı. Hepimiz hayran hayran sokakları gezdik.







 Bu fotoğraf da Asaf'ın elinden... Mudanya'da alkolsüz mekan konusunda bir sıkıntı yaşamadık elhamdülillah... Tabii balık yedik.

 Bizimki yemek yemeyince, biz de kızınca sinirlenip karşı masaya gitti, oturdu. Orada da uyuyuverdi.

Denize girmeyen kuzu, sahilde yalın ayak top oynarken...

Yeni Asaf kelimesi : Taldırma (Kaldırım)




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...